- Şubat 24, 2023
- Yayınlayan: Yazar
- Kategoriler:

Boşanmadan Önce Evden Ayrılmak
Boşanmadan önce evden ayrılmak suç değildir. Kişi haksız ve sebepsiz yere aile konutunu terk etse dahi bu durum suç oluşturmaz, ancak ispatlanırsa boşanma davasında kusur sayılabilir. Şiddetli geçimsizlik, karşılıklı hakaret veya kavga vb. durumların halinde aile konutunu terk etmek herhangi bir kusur sebebi de sayılmayacaktır. Dolayısıyla, evden ayrılmak suç olmayıp, şartların varlığı halinde boşanma davasında kusur da teşkil etmeyecektir. Bu sebeple boşanma davasına dair tüm durumlarda uzman boşanma avukatı ile çalışmak avantajlı olur.
Boşanma Davasında Evden Ayrılma Sebebi İle Haksız Çıkmak
Boşanma davasında haksız çıkmak aile mahkemesi kararına göre daha ağır kusurlu bulunmak demektir. Daha ağır kusurlu bulunan taraf karşı tarafın vekalet ücretini ve yargılama giderlerini karşılamakla yükümlü olduğu gibi, eğer istenmesi maddi-manevi tazminat ödemesi de gerekebilir. Bunun dışında ekonomik şartlar uygunsa; haksız çıkan taraf nafaka ödemeye de mahkum edilecektir. Dolayısıyla bir boşanma davasının profesyonel bir avukat ile yönetilmesi herhangi bir hak kaybı yaşanmaması adına çok önemli ve hayati bir meseledir.
Boşanma Davası Öncesi Evden Ayrılma Olursa Boşanma Olur mu?
Boşanma davasında davacı tarafın boşanma sebeplerini delil ve tanıklarıyla ispat etmesi gerekmektedir. Karşı tarafın kusurları mahkemece anlaşılmalı ve ispatlı olarak sunulmalıdır. Aksi halde, davalı taraf boşanmak istemezse aile mahkemesi hakimi boşanmama kararı verebilme hakkına sahiptir. Bir boşanma davasının doğru ve hızlı şekilde ilerleyip sonuçlanabilmesi adına mutlaka davanızı uzman boşanma avukatı ile yürütmenizi öneririz.
Kadın Boşanma Davası Açarsa Erkek Kabul Etmezse
Kadın boşanma davası açarsa, erkek kabul etse de etmese de dava başlayacaktır. Dava sonuçlanana kadar davayı açan tarafın karşı tarafın kusurlarını delil ve tanıklarıyla ispat etmesi gerekmektedir. Bu deliller arasında mesaj kayıtları, fotoğraflar, dekontlar vb. belgeler olabilmektedir. Tanık delili de boşanma davaları için çok önemlidir. Davayı açan taraf, boşanma sebeplerini ve iddialarını kanıtlarsa Aile mahkemesi hakimi boşanma kararı verecektir.
Boşanma Davası Öncesi Evden Ayrılma Olursa Cezası Var mı?
Eşlerden birinin aldatması veya evi sebepsiz, haksız yere terk etmesi durumu Türk Ceza Kanunu’nda suç olarak sayılan fiillerden biri değildir. Ancak eşin aldatılmasının boşanmanın görüleceği aile mahkemesi nezdinde önemli ve ağır sonuçları mevcuttur. Aldatma (zina) fiili aldatan taraf için ağır kusur teşkil etmektedir. Türk Medeni Kanunu uyarınca ağır kusurlu tarafın maddi-manevi tazminat ödemesi gerekecektir. Kısaca aldatan eş, ağır kusurlu sayılacağından, boşanma davası sonucunda aldatılan eşe maddi-manevi tazminat öder.
Boşanma Davası Öncesi Evden Ayrılma Yargıtay ve İstinaf Mahkemesi Kararları
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi
2016/24367 Esas
2018/10693 Karar
MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Boşanma
Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davalı erkek tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:
Davacı kadın, TMK’nun 166/1 maddesi uyarınca boşanma davası açmış, mahkemece davacı kadının, dosyaya delil olarak sunduğu davalı erkeğin önceden açtığı boşanma davasında tespit edilen ve bir ailenin yaşamasına uygun olmayan bir konutta yaşamasının beklenmesinin mümkün olmadığı, davalı erkeğin aile yaşamına uygun konut düzenlemesi yapmadığı, halen geçimsizliğe sebebiyet veren dairede yaşamaya devam ettiği bu nedenle kusurlu olduğu gerekçesiyle dava kabul edilmiş, tarafların boşanmalarına karar verilmiştir Davalı erkek bu davadan önce 22.03.2013 tarihinde davacı kadına TMK’nun 164. maddesine dayalı olarak boşanma davası açmış, son celse boşanmadan vazgeçip ayrılık talebinde bulunmuş, mahkemece tarafların 1 yıl süreyle ayrılığına karar verilmiştir.
Mahkeme kararın gerekçesinde ise erkeğin, kadının evden ayrılmasından sonra evi kullanıma hazır hale getirdiğini, evin …’nın saygın semtlerinden birinde olduğunu, evin dağınık olmasının sadece erkeğe yüklenebilecek bir kusur olmadığını bu nedenlerle boşanmanın şartlarının erkek yönünden gerçekleştiğini kabul etmiş ancak talep üzerine ayrılık kararına hükmetmiş, karar onanarak 03.03.2015 tarihinde kesinleşmiştir. Taraf beyanlarına göre de o davadan sonra taraflar bir araya gelmemiş, davalı erkeğe yüklenebilecek boşanmaya neden olacak bir kusurlu davranış da ispat edilememiştir.
Davacı kadının açtığı dava da TMK 172 maddesine dayalı olmadığı gibi, ayrılık süresi de dolmamıştır. O halde davalı erkeğe atfı mümkün hiçbir kusur gerçekleşmediğinden davanın reddi gerekirken kanun hükümlerinin yorumunda yanılgıya düşülerek boşanmaya karar verilmesi usul ve kanuna aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda gösterilen sebeple BOZULMASINA, temyiz peşin harcının istek halinde yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.
Yargıtay
- Hukuk Dairesi
2019/7694 Esas
2020/1111 Karar
“İçtihat Metni”
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi
DAVA TÜRÜ : Karşılıklı Boşanma
Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda bölge adliye mahkemesi hukuk dairesince verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davalı-davacı erkek tarafından kadının davasının kabulü, kusur belirlemesi, tazminatlar ve nafakalar yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre, davalı-davacı erkeğin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir.
2-Boşanma sebebiyle manevi tazminata hükmedilebilmesi için tazminat talep eden tarafın kusursuz veya az kusurlu olması yanında, boşanmaya sebep olan olayların kişilik haklarına saldırı teşkil eder nitelikte olması gerekir (TMK m. 174/2). Boşanmaya sebep olan olaylar bu nitelikte değilse manevi tazminata hükmedilemez. İlk derece mahkemesince davalı-davacı erkeğe yüklenen tehdit ve şiddet eylemleri, bölge adliye mahkemesince,, tehditin ispat edilmediği, şiddetten sonra ise evliliğin devam ettiği bu nedenle affedilmiş sayılacağı gerekçesi ile kusur belirlemesinden çıkarılmış, ancak mahkemece erkeğe kusur olarak yüklenen açtığı davalar ile davacı-davalı kadını psikolojik şiddete maruz bıraktığı, evden ayrılanın davalı-davacı erkek olduğu, eve bakmadığı vakıalarının sabit olduğu, tespit edilen bu kusurlu davranışlara göre de davalı-davacı erkeğin yine de tam kusurlu olduğu belirtilerek davalı karşı davacı erkeğin istinaf talepleri reddedilmiştir. Davalı-davacı erkeğin daha önce açtığı boşanma davaları hak arama hürriyeti kapsamında bulunduğundan bu eylem davalı- davacı erkeğe kusur olarak yüklenemez. Bunun dışında davalı-davacı erkeğe kusur olarak yüklenen evden ayrılma ve eve bakmama eylemleri, davacı-davalı kadının kişilik haklarına saldırı niteliğinde değildir. Öyleyse, davacı-davalı kadının manevi tazminat talebinin reddi gerekir. Bu husus nazara alınmadan davacı-davalı kadın yararına manevi tazminata hükmedilmesi doğru olmayıp, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda 2. bentte gösterilen sebeple temyiz edilen bölge adliye mahkemesi kararının KALDIRILMASINA, ilk derece mahkemesi kararının manevi tazminat yönünden BOZULMASINA, bozma kapsamı dışında kalan temyize konu diğer bölümlerinin ise yukarıda 1. bentte gösterilen sebeple ONANMASINA, temyiz peşin harcının istek halinde yatırana geri verilmesine, dosyanın ilk derece mahkemesine, karardan bir örneğinin ilgili bölge adliye mahkemesi hukuk dairesine gönderilmesine oybirliğiyle karar verildi.