Boşanma Davalarında Şiddetli Geçimsizlik 

Boşanma Davalarında Şiddetli Geçimsizlik

Şiddetli geçimsizlik yeni Türk Medeni Kanunu’ndaki ismiyle evlilik birliğinin temelinden sarsılmasıdır. Eşlerin bir arada yaşamaları beklenemeyecek ölçüde araları bozulmuşsa, sıkça tartışma ve kavga yaşanıyorsa ve boşanma sebepleri gündeme gelmişse bu dava açılmaktadır. Evlilik birliğinin temelinden sarsılması genel bir boşanma sebebi olup, hangi sebeplere dayanılarak açılacağı tarafların özgür iradelerine kalmıştır. Ancak dava dilekçesinde boşanma sebeplerinin doğru ve hukuki şekilde açıklanmış olması önem arz etmektedir. 

Şiddetli Geçimsizlik Boşanma Nasıl Olur?

Şiddetli geçimsizlik olan bir evlilikte açılacak boşanma davası evlilik birliğinin temelinden sarsılması sebebine dayalı olarak açılmalıdır. Bu genel bir sebep olup, her dava için yaşanan olaylar ve sebepler farklılık gösterebilmektedir. Şiddetli geçimsizlik sebebiyle açılacak çekişmeli boşanma davasında taraflar birbirinden velayet, nafaka ve maddi-manevi tazminat taleplerinde bulunabilirler. Bu dava ortalama 1 ila 1 buçuk yıl sürecektir ve bu süreçte hak kaybı yaşamamak adına uzman boşanma avukatıyla çalışmanız önerilmektedir. 

Şiddetli Geçimsizlik Nedeniyle Boşanma Davası Ne Kadar Sürer?

Şiddetli geçimsizlik nedeniyle açılacak boşanma davası, kanundaki yeni ismiyle evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına dayalıdır. Bu dava çekişmeli olarak süreceğinden ortalama 1 ila 1 buçuk yıl sürebilmektedir ve toplam 4 celsede sonuçlanmaktadır. Şiddetli geçimsizlik yeni Türk Medeni Kanunu’nda evlilik birliğinin temelinden sarsılması olarak adlandırılmıştır. Evlilik birliğinin temelinden sarsılması genel bir boşanma sebebidir ve çekişmeli boşanma davası bu sebebe dayalı olarak açılabilmektedir. Bir çekişmeli boşanma davası ortalama 1 ila 1 buçuk yıl arasında sonuçlanır. Çekişmeli boşanma davasının hangi sebebe dayalı olarak açıldığının bu süreye herhangi bir etkisi bulunmamaktadır. Dolayısıyla celse ve ortalama dava süresi değişmemektedir. 

Evlilikte Şiddetli Geçimsizlik nedir?

Eşlerin birbirleriyle makul seviyede anlaşamaması durumunda şiddetli geçimsizlik ortaya çıkar. Bu durumun varlığı eşlerden birinin hakaret etmesi, aile sırlarını başkalarına anlatması, diğer eşin ailesine saygısızlık etmesi, cinsellik yaşamaması ve benzeri durumlarda ortaya çıkar. Şiddetli geçimsizlik her olayın özelliğine göre yüzlerce sebepten meydana gelebilmektedir, dolayısıyla tüm yaşanabilecek vakıaların sayılması da imkansızdır. Kısaca evliliğinde makul huzur ve iletişimi bulamayan kişi bu sebebe dayalı olarak boşanma davası açabilmektedir. 

Evlilik Birliğinin Temelinden Sarsılması Ne Demek?

Evlilik birliğinin temelinden sarsılması, Türk Medeni Kanunu’ndaki eski şiddetli geçimsizlik anlamına gelir. Eşlerin çeşitli sebeplerden birbirleriyle anlaşamaması, evliliği ve ortak hayatı süremeyecek derecede ilişkinin zedelenmesi durumunda ortaya çıkacaktır. Evlilik birliğinin temelinden sarsılması çok geniş bir kavram olup yüzlerce farklı sebebe dayalı olarak açılabildiğinden, günümüzde boşanma davalarının %90’ı bu sebebe dayalı olarak açılmaktadır. Evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına başlıca sayılabilecek örnekler; eşe hakaret, kötü davranış, şiddet, sorumlulukların ihmal edilmesi, aşırı kıskançlık, tehdit, baskı ve benzeri durumlardır. 

Evlilik Birliğini Temelden Sarsan Nedenler Nelerdir?

Evlilik birliğinin temelinden sarsılması genel bir boşanma sebebidir ve günümüzde açılan davaların büyük çoğunluğu bu sebebe dayalı olarak açılmaktadır. Her evliliğin özelliğine göre evlilik birliğini sarsan nedenler değişiklik göstermektedir. 

Evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına yol açan başlıca nedenler; Eşe iftira atmak, eşle alay etmek, ailevi sırları üçüncü şahıslarla paylaşmak, Eşin ailesine hakaret etmek, Eşi yaralamak, Sürekli içki içmek, Kumar oynamak, Terk nedeni oluşmasa da evi sık sık terk etmek, Eşi dövmek, Dövmek için eşin üzerine yürümek, Eşin akrabalarına fiili saldırıda bulunmak, Başkalarının önünde eşi ölümle tehdit etmek, Karşılıklı hakaret, Eşe beddua etmek, Evli bir kişiye yakışmayacak davranışlarda bulunmak, Sarhoş halde ev eşyalarını kırmak, Hasta olan eşi tedavi ettirmemek. 

Şiddetli Geçimsizlik Sebepleri Nedir?

Şiddetli geçimsizlik; eşlerin ortak hayatı sürdürmeleri beklenemeyecek seviyede anlaşmazlık yaşamalarında meydana gelir. Her dava özelinde bambaşka şiddetli geçimsizlik sebepleri gündeme gelebilir, zira sebepler sınırlandırılmamıştır. Başlıca şiddetli geçimsizlik meydana getirebilecek durumlar; Ekonomik, psikolojik veya fiziksel şiddet uygulama, Aileye karşı ilgisizlik, Alkol bağımlılığı veya ailesini ihmal edecek şekilde içki düşkünlüğü, Eşlerden birinin ailesinin evliliğe müdahalesine sessiz kalması, Eşe hakaret etme, Eşinin ailesine hakaret edilmesine sessiz kalma, Eşinin sevmediğini ve boşanmak istediğini söylemek ve benzeri olaylardır. 

Şiddetli Geçimsizlik Nasıl Çözülür

Eşler arasında şiddetli geçimsizlik meydana geldiği takdirde bize danışan müvekkil adaylarına başta çift terapisi önermekteyiz. Çift terapisinin işe yaramaması veya tarafların boşanma iradesinin kesin olması gibi durumlarda boşanma konusu gündeme gelecektir. Boşanma çekişmeli ve anlaşmalı gerçekleşebilir ve  ilk olarak hangisinin seçileceğine karar verilmesi gerekir. Eğer ki çiftler velayet, nafaka, maddi-manevi tazminat ve mal paylaşımı konularında ortak bir anlaşmaya varırsa boşanma anlaşmalı olarak gerçekleştirilebilir. Ancak bu konularda uzlaşma sağlanamazsa çekişmeli boşanma seçeneği meydana gelir. 

Evlilik Birliğinin Temelinden Sarsılması Nedeni Boşanma Yargıtay Kararları

Evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeni ile boşanma davası üzerine verilmiş Yargıtay Kararlarından derlemeler aşağıda mevcuttur; 

“Evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına neden olan olaylarda; bağımsız konut teminine yanaşmayan, ailesinin evlilik birliğine müdahalesine tepkisiz kalan, eşine şiddet uygulayan, hakaret eden davalı-karşı davacı (koca) yanında, mahkemenin de kabulünde olduğu üzere davacı-karşı davalı (kadın)’ın da eşine hakaret ettiği, birlik görevlerini yerine getirmediği ve kayınvalidesine beddua ettiği anlaşılmaktadır. Gerçekleşen bu durum karşısında boşanmaya sebep olan olaylarda davacı-karşı davalı (kadın) az da olsa kusurlu olup, evliliğin devamında davacı-karşı davalı (kadın) bakımından korunmaya değer bir yararın kalmadığı, bu haliyle kocanın davası yönünden Türk Medeni Kanununun koşullarının oluştuğu” anlaşılmaktadır. O halde, davalı-karşı davacı (koca)’nın davasının da kabulü ile boşanmaya ( md. 166/2) karar verilecek yerde, yetersiz gerekçe ile kocanın davasının reddi doğru bulunmamıştır.” (Yargıtay 2. HD – Karar: 2014/20335). 

“Evlilik birliğinin temelinden sarsılmasında tarafların eşit kusurlu oldukları” kabul edilmiş, buna bağlı olarak davacının Türk Medeni Kanununun dayanan tazminat istekleri reddedilmiştir. Oysa, davalının, bağımsız konut temininden kaçındığı, eşine müteaddit defalar fiziki şiddet uyguladığı, ailesinin baskılarına kayıtsız kaldığı, davacının ise sık sık ortak konutu terk ettiği yapılan soruşturma ve toplanan delillerden anlaşılmaktadır. Gerçekleşen bu duruma göre boşanmaya sebep olan olaylarda ağır kusurlu olan davalıdır. Boşanmaya ağır kusuru ile sebep olan taraf ise tazminatla sorumlu tutulmalıdır. Hal böyleyken, davacının davalıyla “eşit kusurlu” sayılması ve tazminat isteklerinin bu sebeple reddi doğru bulunmamıştır. Mahkemece yapılacak iş, az kusurlu olan davacı yararına Türk Medeni Kanununun gereğince uygun miktarda maddi, boşanmaya sebep olan olayların kişilik haklarına saldırı niteliğinde bulunduğu gözetilerek, gereğince uygun miktarda manevi tazminat takdir etmekten ibarettir. Bu husus nazara alınmadan davacının tazminat taleplerinin reddedilmesi isabetsiz olup, bozmayı gerektirmiştir.” (Yargıtay 2. HD – Karar: 2014/10597). 

“Davalı kadın ağır kusurlu kabul edilerek boşanma kararı verilmiş ise de yapılan soruşturma ve toplanan delillerden davalı kadının sadakat yükümlülüğüne aykırı davrandığı, müşterek çocuk için “o zaten T.’dan değil” dediği, buna karşılık davacı kocanın da sadakat yükümlülüğüne aykırı davrandığı, eşine fiziksel şiddet uyguladığı ve eşine “mal, salak, gerizekalı” diye hakaret ettiği anlaşılmaktadır. Gerçekleşen bu durum karşısında boşanmaya neden olan olaylarda taraflar eşit kusurludur. Hal böyle iken; davacının ağır kusurlu kabul edilmesi doğru değil ise de; tarafların eşit kusurlu olması halinde de boşanma kararı verilebileceğinden, verilen boşanma kararı sonucu itibariyle doğru bulunduğundan davalının bu yöne ilişkin temyiz itirazlarının reddiyle boşanmaya ilişkin hükmün kusur belirlenmesine ilişkin gerekçesi değiştirilmek suretiyle onanmasına karar verilmesi gerekmiştir.” (Yargıtay 2. HD Karar: 2014/2614). 

Evlilik birliğinin temelinden sarsılması durumunda Aile Mahkemesi tarafların boşanması yönünde karar verecektir. Aksi olması halinde tarafların verilen karara itiraz etme hakkı mevcuttur. Evlilik birliğinin temelinden kaynaklı boşanma davalarında verilen Yargıtay Kararlarını sizler için derledik. 

Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2019/4947 E. 2019/12297 K. sayılı 12.12.2019 tarihli kararı: 

“Yapılan yargılama ve toplanan delillerden davalı erkeğin kadına yönelik olarak süreklilik arz eden fiziksel şiddetinin bulunduğu, kadına hakaret ettiği ve onu tehdit ettiği kadının bu vakıalara usulüne uygun olarak dilekçelerinde dayandığı anlaşılmıştır. O halde, taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkân vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik mevcut ve sabittir. Olayların akışı karşısında davacı kadın dava açmakta haklıdır. Bu şartlar altında eşleri birlikte yaşamaya zorlamanın artık kanunen mümkün görülmemesine göre, boşanmaya karar verilecek yerde, yetersiz gerekçeyle davanın reddi yerinde görülmemiş ve kararın bozulmasını gerektirmiştir.” 

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2017/2300 E. 2020/704 K. sayılı 30.09.2020 tarihli kararı: 

“Tüm bu hususlar birlikte değerlendirildiğinde; boşanmaya sebep olan olaylarda kadın eşin “eşinin annesine fiziksel şiddet uyguladığı, babasının eşine fiziksel şiddet uygulamasına sessiz kaldığı ve intihar girişiminde bulunduğu” buna karşılık erkek eşin de sürekli fiziksel şiddet uyguladığı ve hakaret ettiği anlaşılmıştır. Davalı hakkında düzenlenen ve yukarıda ayrıntılarıyla açıklanan birbiri ile uyumlu 07.04.2014 ve 24.09.2014 tarihli raporlarda yazılı kararlar uyarınca kadın eşin boşanmaya sebebiyet veren olaylarda gerçekleşen kusurlu davranışlarının iradi olmadığının söylenemeyeceği açıktır. Dosya kapsamı bir bütün olarak değerlendirildiğinde, boşanmaya sebep olan olaylarda davalı eşten kaynaklı kusurlu davranışların ispat edildiği, Kanun’un 166/1- 2. maddesi uyarınca boşanmaya karar verilebilmesinin şartlarının oluştuğu, bu nedenle boşanmaya karar verilmesi gerekirken delillerin takdirinde hataya düşülerek isabetli bulunmayan gerekçe ile davanın reddine karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir.” 

Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2020/6184 E. 2021/781 K. sayılı 28.01.2021 tarihli kararı: 

“..Tarafların boşanmaya sebebiyet veren olaylarda eşit derecede kusurlu oldukları anlaşılmaktadır. Boşanma sonucu maddi ve manevi tazminata hükmedilebilmesi için tazminat yükümlüsünün kusurlu, tazminat talep eden eşin ise kusursuz veya diğerine göre daha az kusurlu olması gerekir (TMK m. 174). Bölge adliye mahkemesince davacı-karşı davalı erkeğin, davalı-karşı davacı kadına nazaran ağır kusurlu olduğunun kabulü ve bu hatalı kusur belirlemesine göre kadın yararına maddi ve manevi tazminata hükmedilmesi isabetsiz olmuş ve bozmayı gerektirmiştir.” 

Şiddetli Geçimsizlik Boşanma Dilekçesi

Şiddetli geçimsizlik durumu yeni ismiyle evlilik birliğinin temelinden sarsılmasıdır. Eşlerin evliliğin devamını sağlayamayacak derecede anlaşamamaları ve huzursuz olmaları anlamına gelmektedir. Bu durum bir çok farklı sebebe dayanabilir, zira her evliliğin kendine özel sorun ve anlaşmazlıkları mevcuttur. Tüm bu anlaşmazlıkların derlenmesi yoluyla evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına dayalı boşanma davası açılacaktır.



Bir cevap yazın

Call Now ButtonHemen Arayın